“Eren’im öyle severdi.” dedi, “boyamıyorum o yüzden hiç…”

saliteyze

Yol Hikayeleri / Mersin

Bembeyaz, kısacık saçları, nasıl güzel bir kadın -eşinin deyimiyle- “Sali” teyze…
“Eren’im öyle severdi.” dedi, “boyamıyorum o yüzden hiç…”
“Ben Batmanlı’yım, eşim de Çerkes. Aşktı bizimkisi, ahh hem de ne aşk…”
***
Geçenlerde, yola çıkmadan önce, İstanbul’da balkonda otururken, bir minik tüy buldum, yumuşacık tuttum onu, gidene özlem gibi konuştum o tüyle, sevdim onu usul usul, uzun uzun anlattım hasretimi. O sırada yüzüm Judith’e, sırtım da benim odama dönük, Judith birden bir çığlık kopardı;
“Hülya mucize!” Sen bu minik tüyle konuşurken gökyüzünden kocaman bir tüy döne döne süzüldü ve odanın penceresinden içeriye girdi!”
***
Bundan birkaç hafta sonra, Mersin’de, ilk defa geldiğim bir evde, saat sabahım üçü, hayatımda ilk defa gördüğüm Sali Teyze tuttu elimden, usulca salona götürdü.
Bir elinde ben, bir elini rafa uzattı.

“Gördün mü kuluçkaya yatan tavuğu” dedi.
“Eren amcan bulmuş bunu. Heyecanla; Sali bana iki tüy bulur musun, dedi. Çıktım balkona. Sanki bir kuş bizim için bırakmış.”
“Eren buldum dedim.”
-bilmem ki Judith gibi çığlık atmış mıydı o da-
Yapıştırdı birini Eren Amcan, tam o sırada zamk bitti. Kaldı ikincisi. 15 gün sonra Eren amcanı kaybettik kızım. Tam on dört yıl oldu aynı rafta durur tavuk da yapıştırılamayan tüy de…

Tam 32 yıl sonra ilk aşkınla buluşacak olsan yanına ne alırdın?

12191020_509299032584329_4163679173155722877_n

Yol Hikayeleri / Antalya

Tam 32 yıl sonra ilk aşkınla buluşacak olsan yanına ne alırdın?
Tam 32 yıl diyorum!
Kim bilir neler sığdı o 32 yıla! Ben bilmiyorum…
Yalnız bir keresinde artık dayanamamış Adam. Duymuş ya İstanbul’un neresinde yaşadığını Kadın’ın, tek tek dolaşmış Sahrayıcedit sokaklarını. Cesaretini topladığı anlarda vurmuş evlerin kapısını, sormuş Kadın’ın adını. Sonra sokak sokak, ev ev,tek tek…
Bulamamış…
Ondan bilmem ki kaç yıl sonra, bir sokağın orta yerinde karşılaşıvermişler öylece.
Hayali bu değildi elbet Adam’ın ama iki kelime dökülebilmiş ağzından;
“Ben evlendim.”
Peki ya kadının hayali, bu iki kelime miydi sanki?
“Hayırlı olsun.”
Daha doyasıya bakamadan birbirlerine, Adam’ın bir hafta önce evlendiği eşi yetişip gelince yanına, yürümüş gitmişler…

Başka ne sığdı o 32 yıla ben bilmiyorum. Ama tam 32 yıl sonra bulunca izini Kadın’ın, memleketin taaa öbür ucuna uçarak giderken adam, heyecanla çantasına neler koymayı unuttuğunu ben bilmem. Bir tek şeyi aldığından emin. Flash belleğine yüklediği “çizgi filmler”!
“çizgi filmler”!
“çizgi filmler”!
“çizgi filmler”!
Şimdilerde yine el-ele izliyorlar çizgi filmlerini. Tıpkı 32 yıl önce olduğu gibi…Ve kahramanları Kösteban’ın filmi girince vizyona, onlar ayrı şehirlerdeyken, telefonla anlaşıp aynı seansa gitmek için sözleştikleri doğrudur!
Tam 32 yıl sonra ilk aşkınla buluşacak olsan yanına ne alırdın?

Bir şehir efsanesi değilmiş “EVİ YIKAMAK” duydum, gördüm yıkadım

12208560_508991319281767_5459565954489733190_n

Yol Hikayeleri / Antakya

Beni bilirsiniz, gezilecek görülecek yerleri yazmayı pek beceremem de bayılırım hikayelere karışmaya. Bunu da paylaşmazsam olmaz.
Yıllardır duyarım, güneyde yaşayanların, yazın halıları, kilimleri falan kaldırdığını. Buraya kadar her şey normal, yazın sıcağı, tamam.
Bir de evleri süpürüp silmek yerine, yıkamak var ki ona hiç kafam basmamıştı.

Geçenlerde Antakya’da, Maye ev temizliğine kalkışınca ben de hemen ayaklandım, “süpürgeyi ver de ben de evi süpüreyim” dedim.
“Öyle bir görev tanımımız yok.” dedi Maye gülerek.
Ben bıdı bıdı konuşup onu ikna etmeye çalışırken elinde bir kova suyla çıkageldi. Ciddiymiş!
Bildiğin kova kova suyu eve döküp yıkadık ya evi…
Şehir efsanesi değilmiş ev yıkamak Kuzeyli dostlar, duydum, gördüm, yıkadım! 🙂

11202108_508991339281765_5429174183493309765_n

12187827_508991509281748_8126844853942300533_n

12227548_508991322615100_3101171436748602723_n